Sosyal medyada genelde teknik ya da işsel konular paylaşıyorum. Ancak sosyal medyada görülen bu yüzün arkasında, 9 yaşında bir oğlu olan bir aile babası var. Günümün büyük kısmı yazılımla, veriyle ve son yıllarda yapay zekâ araçlarıyla geçiyor. Çoğumuz gibi ChatGPT’yi ben de kullanıyorum. Ancak bunun dışında birçok yapay zeka modelini hem bireysel, hem de iş hayatında aktif kullanıyorum ve diğer sistemlere entegre ediyorum. GPT benzeri sistemler benim için “arada sırada denediğim oyuncaklar” değil; günlük işimin parçası haline gelmiş araçlar.
Öncellikle, çocuk psikolojisi, gelişim basamakları, ebeveynlik metotları benim alanım değil, bu yazı bir pedagog değil, teknik bir insanın bakış açısından yazılmış bir yazı. Şunu söyleyebilirim:
Yapay zeka iş dünyasını ve insan kaynağı ihtiyaçlarını nasıl değiştiriyor, bunu mutfağın içinden görüyorum. Ve içten içe şunu hissediyorum:
Çocuklarımızı, bizim büyüdüğümüz dünyanın mantığıyla hazırlarsak, onların yaşayacağı dünyaya eksik hazırlamış olacağız.
İş Dünyasında Neler Değiştiriyor?
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2025 tarihli Future of Jobs raporuna göre, işverenlerin neredeyse 10’da 7’si “analitik düşünme”yi çalışanlarda mutlaka olması gereken temel beceri olarak görüyor. Hemen arkasından dayanıklılık, esneklik, liderlik ve sosyal etki geliyor.
Yani şirketler, “hangi üniversite, hangi bölüm?” sorusundan çok, “bu insan nasıl düşünüyor, değişen işe ayak uydurabiliyor mu?” sorusuyla ilgilenmeye başlamış durumda.
OECD’nin 2024’te yayımladığı bir rapor da bu tabloyu destekliyor. Yapay zekaya maruz kalan işlerde, çoğu çalışanın özel AI mühendisi olmasına gerek yok. Ama bu işlerde insanlardan beklenen beceriler değişiyor: yönetim, iş becerileri ve dijital okuryazarlık öne çıkıyor.
12 milyon iş ilanı üzerinden yapılan kapsamlı bir akademik analiz ise (Mäkelä & Stephany, 2018–2023 arası) ilginç bir noktaya parmak basıyor:
Yapay zeka ile iyi “anlaşan” becerilere olan talep ve maaşlar yükselirken, yerini kolayca AI’nin alabildiği becerilerin değeri düşüyor. Dijital okuryazarlık, ekip çalışması, dayanıklılık gibi beceriler ilk grupta; yüzeysel metin kontrolü, basit müşteri hizmeti işlerinin bir kısmı ise ikinci grupta.
Bu arka planı cebimize koyup biraz daha yakından bakalım. Doğrudan kendi gördüğüm ve deneyimlediğim değişimleri yazacağım. DİKKAT, buradaki örnekler yapay zekanın bugünkü durumu ve birkaç senede bu seviyeye geldi. Önümüzdeki 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonra nereye gideceğini hayal bile edemiyoruz.

Yazılım: Deneyimli Bir Kişi + Yapay Zeka = Küçük Takım
Yazılımdaki etkileri ben bizzat deneyimliyorum. Oradaki değişim çok net.
Eskiden tipik bir senaryo şuydu:
- Bir projede 1–2 tane “tecrübeli” yazılımcı olurdu.
- Yanlarında birkaç genç, yeni başlayan, stajyer bulunurdu.
- Basit parçalar, ufak düzeltmeler, eski kodlara minik eklemeler bu gençlere verilirdi.
- Hem iş görürler, hem de mesleği öğrenirlerdi.
Bugün, GitHub Copilot, Cursor, Windmill, Codex gibi araçlarla tablo değişti. Yazılımcı kod yazarken, ekranın yanında sürekli öneri veren, eksik blokları tamamlayan, örnek çözümler getiren bir yapay zekâ eşlikçisi var. Hatta bunun da ötesinde ne yazılacağını söyleyip, kodu ona yazdırıp, daha sonra düzeltmeleri yapıyorsunuz. Bu araçları kullanan geliştiriciler belli görevleri neredeyse yarı zamanda bitirebiliyor.
Bu ne demek?
Deneyimli bir yazılımcı, yapay zeka sayesinde “tek başına küçük bir takım” haline gelebiliyor. Yapay zeka size yeni başlayan bir yazılımcı seviyesinde kod yazarken, bu kodu onun 10’da biri hatta belki 20’de biri zamanda yazıyor.
Şirket açısından bakınca mantık basit:
- Eskiden: 1 deneyimli + 3–4 yeni başlayan → belli bir iş hacmi.
- Şimdi: 1–2 güçlü deneyimli + yapay zeka → aynı hacim, bazen fazlası.
Büyük, kurumsal ve kritik işler yapan şirketler yapay zekayı bu seviyede kullanmaktan kaçınsa da, gidişat bu yönde.
Sonuç?
- Tecrübeli yazılımcı daha değerli. Ama verimlilikleri arttığı için onlara olan ihtiyaç da azaldı.
- Ama mesleğe yeni girecek gençler için, “basitten başlayıp yükselme” basamakları daralıyor.
Çocuğumuz “yazılımcı olacağım” derse, bu resmin içine girecek:
Sadece kod yazmayı değil, problemi tanımlamayı, yapay zekayı doğru yönlendirmeyi, sistemi kurmayı bilmesi gerekecek.
“Junior olayım, ufak tefek işleri yaparak öğrenirim” dönemi, en azından çok daha zor bir döneme girdi.

İçerik: 10 Kişilik Ajans Yerine 3 Kişi + AI
Blog yazıları, ürün açıklamaları, e-posta metinleri, sosyal medya post’ları… Bugün bunların büyük kısmına yapay zeka eli değiyor.
Eskiden orta ölçekli bir içerik ajansı için belki 10 kişilik bir ekip gerekiyordu. Yazarlar, editörler, araştırmacılar, daha basit işleri üstelenen yeni başlayanlar.
Şimdi bu tablo şu hale gelmeye başladı
- 2–3 güçlü editör,
- Stratejiyi yöneten bir yönetici
- Yanlarına doğru ayarlanmış yapay zeka araçları.
- Ve aynı iş hacmi.
Yapay zeka çoğu zaman ilk taslağı yazıyor. İnsan ise:
- Metni markanın diliyle uyumlu hale getiriyor,
- Hataları ve tekrarları temizliyor,
- “Bu içerik kime, ne zaman, ne söyleyecek?” sorusuna karar veriyor.
Bunları bile doğrudan kendisi yapmıyor, yapay zekaya yapması gereken düzeltmeleri söylüyor.
Dışarıdan bakınca güzel: verimlilik artıyor.
Ama iş piyasası açısından durum biraz daha acımasız:
- Aynı miktar iş için daha az içerik üreticisine ihtiyaç var.
- Yapay zeka ile iyi çalışan birkaç editör, eskiden 10 kişinin yürüttüğü işi kaldırabiliyor.
- Özellikle “yeni başlayan yazarlar” için alan daralıyor.
Yani yapay zeka bazılarına destek olurken, bazılarına köstek oluyor.
Tasarım: Yapan değil, yaptıran tasarımcı
Görsel tasarımda manzara çok farklı değil.
DALL·E, Midjourney, Canva’nın AI özellikleri derken: sosyal medya görselleri, basit afişler, kampanya taslakları, web sitesi ya da mobil uygulama arayüzleri artık çoğu zaman şöyle üretiliyor:
- Tasarımcı fikri, duyguyu, rengi, tarzı anlatıyor.
- Yapay zeka onlarca alternatif görsel üretiyor.
- Tasarımcı içlerinden seçip düzenliyor, hazırlıyor.
Bu ne demek?
Bir kampanya için eskiden 10 tasarımcının çalıştığı varyasyon miktarını şimdi 1–2 güçlü tasarımcı + yapay zeka üretebiliyor. Ya da bir tasarımcı hakkıyla 1-2 markaya hizmet verebilirlen, şimdi kapasitesi 4-5 katına çıktı.
Müzik: Listelere Giren Yapay Zeka Parçaları
Ben doğrudan müzik sektörü ile ilgili bir iş yapmıyorum. Ancak kullanıcı olarak gördüğüm, tamamen yapay zeka ile üretilmiş ya da büyük kısmı AI destekli olan şarkıların, Spotify gibi platformlarda milyonlarca dinlenmeye ulaştığını ve bazı listelerde üst sıralara çıktığını görüyoruz.
Müşteri Hizmetleri ve Çağrı Merkezleri
Lojistik firmalarının, e-ticaret sitelerinin chatbot’ları artık sadece “şifremi unuttum” demiyor; iade sürecini, kargo durumunu, pek çok basit soruyu kendi çözebiliyor.
Sağlık gibi zor alanlarda bile chatbotlar ile hem hastaya bilgi verebiliyor, hem de satış süreci çok ileri noktalara kadar gelebiliyor. Bu konuda bizzat yönettiğim proje olduğu için ne kadar başarılı olduğunu biliyorum.
Hatta çalıştığım sağlık sektöründeki bir firmada bu konuda gerçekleştirdiğimiz bir projeyle daha önce yazdığım bir yazı da var.
Tahmin edilebilir sonuç:
Giriş seviyesi “müşteri temsilcisi” pozisyonlarının sayısı baskı altında. 40 temsilci yerine, 20 temsilci ile aynı performansı sağlamak mümkün.
Kalan pozisyonlarda insanlardan daha yüksek iletişim ve problem çözme becerisi şart. Çünkü basit sorulara yanıt vermek için zaten artık yapay zeka var.
Ebeveynlik Bakış Açısı: Asıl Soru “Hangi Meslek?” Değil
Buraya kadar anlattığım her şeyde ortak bir desen var:
- Deneyimli, kendini güncelleyen, işi sahiplenen kişiler için yapay zeka = çok büyük güç çarpanı.
- Çalışanlar için rekabet çok daha agresifleşecek, verimlilikleri arttığı için bu kişilere olan ihtiyaç da azalıyor.
- Yeni başlayan, tekrarlı, basit iş yapan kişilerin işleri zaten çok daha zor.
Yapay zeka bugün bu değişimlere sebep olurken, 9 yaşındaki oğlum çalışma hayatına girdiğinde, 15 yıl sonra belki bugünün bir çok mesleği artık var olmayacak.
Bu yüzden ebeveyn olarak “Oğlum hangi mesleği seçsin?” yerine “Oğlum hangi becerileri öğrenirse, hayatı boyunca kendini güncelleyebilir?” diye sormayı daha doğru buluyorum.
Güncel raporlar da bunu destekliyor, hem de bugünün yapay zeka teknolojisi ile;
- Future of Jobs 2025, analitik düşünme, yaratıcılık, dayanıklılık, liderlik ve öz farkındalığı önümüzdeki yıllar için kilit beceriler arasında sayıyor.
- OECD ve benzeri kurumlar, yapay zeka çağında “insani beceriler + dijital okuryazarlık + iş becerileri” üçlüsünün birlikte ele alınması gerektiğini söylüyor.
- 12 milyon ilanlık akademik analiz de, AI ile uyumlu becerileri geliştirenlerin hem daha çok talep gördüğünü, hem de daha iyi ücret aldığını ortaya koyuyor.

Ebeveyn olarak düşüncem şu: dersler, notlar ve hatta meslekten daha öte edinilmesi gereken beceri setinde şunlar olmalı;
- Öğrenmeyi öğrenme
- Problem çözme ve sebep–sonuç görme
- Teknoloji okuryazarlığı ve yapay zeka ile çalışabilme
- İşi sahiplenme, hedefleri gerçekleştirme motivasyonu
- İletişim, empati
Meslek, bunların üzerine inşa edilecek “kabuk” gibi olacak. Kabuk değişebilir. Çekirdek sağlam kalmalı.
Eski Reçeteler Neden Artık Tam Çalışmayacak?
Bizim çocukluğumuzun formülü netti:
- İyi okul,
- İyi bölüm,
- “Garantili” bir meslek,
- Tek, ya da en fazla birkaç şirkette uzun kariyer.
Bugün resim çok başka.
WEF’in 2025 raporu, 2030’a kadar işlerin önemli bir kısmında rol tanımlarının ciddi biçimde değişeceğini; bazı işlerin yok olurken, yeni iş alanlarının ortaya çıkacağını söylüyor.
Yani:
- Tek diploma, tek meslek, tek şirket modeli istisna hâline geliyor.
- “Güvencem diplomam” demek yerine, “güvencem kendimi yenileyebilmem” dönemi geliyor.
Bu yüzden:
Çocuğumuzu, bizim gençliğimizde işe yarayan ezberle yetiştirirsek, onun yaşayacağı yapay zeka çağında bir boşluk bırakmış olacağız.
Dünya değişiyor;
- Eski dünya: iyi okul + iyi bölüm = güvenli meslek
- Yeni dünya: öğrenmeyi öğrenme + uyum + insanî beceriler = hayatta kalma ve fark yaratma

Ebeveyn Olarak Ne Yapabiliriz?
Benim açımdan mesele şu cümlede özetleniyor:
Oğlumu, yapay zekanın yön verdiği bir dünyanın seyircisi değil, o dünyanın içinde aktif rol alabilen ve kendini yenileyebilen biri olarak görmek istiyorum.
Geri kalan her şey, okul tercihi, meslek planı, kurslar, hobiler bu ana fikrin etrafında dönen detaylar gibi geliyor.
Yukarıda belirttiğim beceri setini kazandırmak çoğunlukla pedagojinin konusu, ancak “teknoloji okur yazarlığı ve yapay zeka ile çalışabilme” konusunda baba olarak ben aktif rol alacağım. Oğlum Eren’le bu konuda bazı çalışmalar yapmayı planlıyorum, zamanla onları da burada paylaşacağım.
Bir ebeveyn olarak karşılaştığımız soru şu “Çocuklarımızı 10–20 yıl sonrasına doğru hazırlıyor muyuz?”
Kesin cevap yok. Ama görmezden gelmekten daha iyi bir başlangıç noktası olduğu kesin.











